Diriliş Alpereni

Ben bir diriliş eriyim Alperenler ülkesinde. Başımız dik ,bileğimiz kavi, kılıcımız kınında, yüreğimiz safi. Bir Ülkü’müz, bir gayemiz var bu yeryüzünde. Beklemekteyiz..

Hayır! bekleme zamanı değil, hareket etme, zalime baş kaldırma, zulme karşı dimdik durma vaktidir. Çünkü biliyorum ki durursam kaybederim, durursam çiğnenir namusum, ezilirim zalimin kanlı ellerinde. Kaybettiğim sadece canım değil, canımdan öte şeyleri yitiririm; namusum, şerefim, izzetim gibi.. Ben durursam bayrağıma yan bakana kim dur diyecek! Kim haddini bildirecek! Ben susarsam mazlumun elinde inleyenleri kim kurtarabilecek. Neden yaşadığımı bilmez, durup düşünmezsem bu ümmetin ahvalini, bu ruh bu tende, bu beden bu toprak üstünde ne işe yarayacak! Oyüzden bilirim ki bana şuur lazım, izan lazım. Bana temiz bir akıl gerek, berrak ve saf. Zihnimde ümmeti , zalimin elinde mazlumu kurtarmanın fikri, bedenimde bunun kuvveti gerektir bana. Ve bu şuur bütün ruhumu, hücrelerimi, bedenimi öyle sarmalı ki; solun illetli başını , zalimin hasta ruhunu, sapık zihniyetini, insanları sömüren yanlış inancı bozabileyim, kan emici dişlerini kökünden söküp, onları tarihin sayfalarına tek tek gömebileyim. Ötükenden gelen bizler değil miyiz? Ki İslam’ın şiarı önümüzde bir yıldız misali yol göstermekteyken, bir güneş misali yolumuzu aydınlatmaktayken. Kuran’ın öğütleri başımızda tac olmuş bizi süslemekteyken. Ve Ruhumuzu saran o kutlu nida gücümüze güç katarken…Biz hala esaret altında mı yaşayacağız? Ruhumuzu teslim mi edeceğiz?

İşte Ey Yiğit Alperen! Ülküsüz ve gayesiz olmak, boş durmak, lüzumsuz işlerle,  faydasız meşguliyetlerle ömrümüzü heba etmek yaraşmaz bize. Bilesin ki, bir Ülkü sahibi olmadan, onunla dertlenmeden, bir gaye edinmeden, boş yaşamak zavallılara hastır. Senin haslığın, adamlığın imanında gizlidir, emeğinde saklıdır. Çıkar o müthiş cevherini, at üzerinden ölü toprağını. Silkelen ve kendine gel…

Diriliş Alpereni…